2022 yılında ekonomilerin %60’ında iflas oranları arttı.
Dun & Bradstreet Worldwide Network (WWN) tarafından derlenen ve 2020’den 2022’ye kadar olan iflas verilerini kapsayan raporda, 48 ülkenin iflas verileri incelenmiştir. Küresel İflas Raporu’na göre 2022 yılında araştırmaya katılan ülkelerin %60’ında iflas oranları arttığı gözlemlenmektedir.
Mali paketler, para politikası gevşemesi, düşük maliyetli likiditeye erişim ve alacaklıların hoşgörüsü işletmelerin COVID-19 sürecinde ayakta kalmasını sağlasa da, Covid-19’un sona ermesiyle birlikte, iflasları yapay olarak düşük seviyelerde tutan faktörlerin artık geçerli olmadığını söylemek mümkün. Nitekim 2022 yılında, izlenen ülkelerin yaklaşık %60’ında iflas sayısı artarken; bu oran 2021’de %50, 2020’de ise %30 idi.
Araştırmaya katılan 13 ülkede on yıldan bu yana en yüksek iflas başvurularını yaşanırken, 2022 yılında küresel ekonomi düzelmeye başlasa da Rusya-Ukrayna krizi ve para politikasının sıkılaştırılması gibi iki önemli şok, ekonomik büyümenin ilerleyişini engelledi ve genel olarak iflasları arttırdı.
Rapora göre; 2022’nin 4. çeyreğinde, Avrupa’daki iflaslar 2015’ten bu yana en yüksek seviyelerine ulaştırken, Avusturya, Fransa ve Birleşik Krallık’taki iflaslar 2021’e kıyasla 2022’de yaklaşık %50 arttı. Endonezya’da ise 2021’e kıyasla iflaslarda %100’den fazla artış yaşandı.
Bunun yanında bazı ülkeler, tüketicilerin ve işletmelerin yaşadığı maliyet krizine karşı çeşitli politikalar izledi. Örneğin, ABD, düşük ve orta gelirli borçlular için 10.000 dolarlık öğrenim borcunu silerken, Brezilya yakıt vergilerini düşürdü ve sosyal yardım ödemelerini yükseltti. Türkiye ise asgari ücreti 2022 yılı içerisinde %30 oranında arttırdı.
Ek olarak raporda, küçük işletmeler tarafından yapılan kredi kartı harcamalarında dikkat çeken artış yaşandığı ve bu durumun nakit akışı yönetiminde firmaları önemli zorluklarla karşı karşıya bırakabileceğine değinilirken, 2022 yılında toplanan fon miktarındaki küresel düşüşün, teknoloji, finans ve tüketim gibi sektörlerdeki işletmelere yönelik fonlamada sıkıntılara yol açacağı ve 2023’ün başlarında büyük bankaların çöküşüyle daha da zorlu hal alması beklentiler arasında.
2023 yılında ise ekonomik büyümenin asimetrik olacağı öngörülüyor. Bu noktada firmalardaki ekonomik döngünün devamlılığı için, tedarikçiler, satıcılar ve müşteriler dahil olmak üzere tüm kurumsal yapının güçlendirilmesi ve firmaların mevcut ekonomik ortamda daha proaktif bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğinin altı çiziliyor. Özellikle kredi risklerini azaltma konusunda “5C” (Kapasite, Sermaye, Karakter, Teminat ve Koşullar) kredi yönetiminin temel prensiplerine dönmenin, bu dalgalı dönemde firmalara fazlasıyla destek sağlayacağı belirtiliyor.
Daha fazla bilgi için tr.info@crif.com adresinden bize ulaşabilirsiniz.